Argenin önemi
           AR-GE’nin Önemi
Hayatımızın her aşamasında yer alan AR-GE çalışmaları doğrudan insan yaşamıyla ilgilidir. AR-GE, ülkelerin, toplumların mevcudiyetini ve yaşam kalitesini dert edinir. İsrail ve İrlanda gibi ülkeler AR-GE’ye verdikleri önem sonucu başarılı AR-GE politikaları geliştirmiş ve  toplumlarının refah seviyesini en az üç-dört kat arttırmayı başarmışlardır..
Dünyada yaşanan krizler incelendiğinde ortaya ilginç bir sonuç çıkmaktadır. AR-GE’nin krizlerden etkilenmeyip aksine kriz zamanlarında daha çok getiri sağlayan bir faaliyet alanı olduğu görülmektedir. Bu nedenle de AR-GE'nin verimsiz bir yatırım olduğu, harcanan kaynağın boşa gideceği zihniyeti mutlaka terkedilmelidir. AR-GE yatırımlarına harcanan paranın kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede çok daha fazlasıyla geri döndüğü artık herkesçe bilinen bir gerçektir..
Peki ama iyi bir AR-GE için neler yapmak gerekir?
Herşeyden önce "Bekleyelim, önce ekonomik istikrar sağlansın, daha sonra
AR-GE yaparız" yaklaşımı bir an önce terk edilmelidir.. Türkiye'nin ekonomik istikrara giden yolu AR-GE'den geçmektedir ve Türkiye'nin daha fazla beklemeye tahammülü yoktur.
Ancak öncelikli olarak AR-GE çalışmalarında ne durumda olduğumuzu bilmemiz gerekir. Bu konuda Türkiye ve dünyadaki bazı istatistikler bize fikir vermesi açısından önemlidir..
    - Her onbin çalışan arasında araştırıcı sayısı Türkiye’de 11, Avrupa Birliği ülkelerinde 94 [4]
    - Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içinde AR-GE’ye ayrılan pay Türkiye’de yüzde 0,67,  Avrupa Birliği’nde yüzde 1,92 [5]
    - Milyon nüfus başına düşen yıllık bilimsel yayın sayısı Türkiye’de 41, Avrupa Birliği’nde 613 (2004 yılı)
     - Avrupa Patent Ofisi’nden alınan milyon nüfus başına düşen yıllık patent sayısı Türkiye’de bire bile ulaşmazken Avrupa Birliği’nde 135 olarak görülmektedir.
Bu tablo ülkemizle Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki farkın azaltılması için gösterilmesi gereken çabanın boyutunu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Öncelikli olarak AR-GE'ye bakış açımızı mutlaka değiştirmeliyiz.
AR-GE’ye dayalı tedarik, teknoloji tedariği, Teknoloji yönetimi ve AR-GE yönetimi konularında bilgi sahibi olan AR-GE liderleri yetiştirmeliyiz. AR-GE’yi araştırma ve yayın olmaktan çıkaracak yönetici kadrolara sahip olmalıyız. Burada en önemli nokta, elbetteki yetişmiş insan gücüdür. Ve unutulmamalıdır -ki AR-GE, doktoralı elemanlarla yapılır, yönetilir, ölçülür, izlenir ve değerlendirilir. AR-GE ile ilgili her kurumun doktoralı elemanlar istihdam etmesi gerekir. Bu şekilde konusuna hakim, teknolojinin geldiği son noktadan haberdar, araştırma ve geliştirme konularını bilen bir kadroya sahip olabiliriz. Bu şekilde keşfedilmişi keşfetmek için zaman ve para harcamayız. Bu şekilde derinlemesine problemleri irdeler, farklılıklar oluşturabilecek detayları yakalayabiliriz. Bu şekilde rekabet üstünlüğü olan yenilikçi ürünler üretebiliriz.
     Her AR-GE çalışması mutlaka şu üç aşamayı içermelidir: ölçme, izleme ve değerlendirme. Bunu başarabilmek sistematik çalışmayla mümkündür. Bu nedenle proje bazlı çalışma gereklidir. Her çalışma bir proje olarak ele alınmalı, gerekirse alt projelere bölünerek yetkili kişilerce yönetilmelidir. Her projenin mutlak suretle bir müşterisi olmalıdır.
Sanayinin ihtiyacı olan teknolojik araştırma konuları doktora ve yüksek lisans tez konuları haline getirilebilmelidir. Bu şekilde üniversiteler de sistemin içerisine çekilir ve üniversitelerin salt araştırma içeren, ürüne dönüşmeyecek karakterdeki çalışmalarla meşgul olması engellenmiş olur. Böylelikle üniversitesanayi işbirliği kavramı da doğru amaca yöneltilmiş olur.
      AR-GE, firmaların ve devletlerin en üst yöneticileri tarafından sahiplenilmesi gereken bir kavramdır. Ancak bu şekilde toplumsal farkındalık ve AR-GE bilinci oluşturulabilir.
Gelecekte varolmak için bugünden tezi yok gerek devlet olarak gerek kurum olarak gerekse birey olarak AR-GE’ye gereken ehemmiyeti vermeliyiz. Unutmamamız gerekir ki; Ancak Teknolojisini Kendisi Geliştiren Ülkeler Bağımsızdır.
            Referansalar:
1-   C. Freeman, “New technology and catching up”, The europen journal of development research, 1989
2-   Türkiye 2. Bilişim şurası ARGE çalışma raporu, 2002
3-   S. Kara, “İnovasyonun önemi teknoloji ve girişimci finansmanı”, 2002
4-   N. Yetiş, “Bilim ve Teknoloji ve Ulusal Rekabet Gücü”, TÜSİAD Yükseköğretim, Bilim ve Teknolojide Yeni Yönelimler Semineri, 2004
5-   TÜİK Haber Bülteni, “2003 ve 2004 yılları araştırma ve geliştirme faaliyetleri araştırması”, Sayı 129
 
İLGİNÇ BİLGİLER
 
ilginç bilgiler - Hayvanlar hakkında ansiklopedik bilgi
Deniz kobrası, dünyanın en zehirli yılanıdır.
• Filler zıplamayan tek memelilerdir.
• Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.
• 2 bin 600 kurbağa cinsi vardır.
• Bir sineğin, saatteki hızı 8 km’dir.
• Yunuslar, gözleri açık uyurlar.
• Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
• Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
• İnek sütünün pH değeri 6’dir.
• Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
• Dalmaçyalilar gut olmayan tek köpek cinsidir.
• Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.
• Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
• Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
• Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
• Meşe ağaçları elli yasına gelmeden meşe palamudu üretemezler.
• Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
• Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
• Salatalığın yüzde 96’si sudur.
• Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
• Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur.
• Timsahlar renk körüdür.
• Yarim kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
• Sadece dişi kanaryalar ötebilir.
• Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yasayabilirler.
• Havuca rengini karoten verir.
• İnciler sirkede erir.
• Kaydedilen en uzun tavuk uçuşu 13 saniyedir
• Dünyadaki beyaz karıncaların toplam ağırlığı insanlarin 10 katıdır.
• Eşeklerin gözleri dört ayaklarını da görebilecek şekildedir.
• Kedilerin her bir kulağında 32 adele vardır.
• Kutup ayıları solaktır.
• Zürafalar 35 cm. uzunlukta siyah bir dile sahiptirler.
• Hayvanlar aleminde sadece domuzlar güneşten yanabilir.
Baykuş, mavi rengi görebilen tek kuştur.
• İnsanları parmak izinden, köpekleri ise burun izinden tanımak mümkündür.
• Develerin üç tane kaşı vardır.
• Kirpiler suyun üzerinde batmadan kalırlar.
• Istakozların kanı mavi renktedir.
Eski Mısır’da kediler kutsal hayvan sayılıyordu ve öldükleri zaman insanlar saygılarını göstermek için kaşlarını kazırlardı.
Fil yavrusu, hortumuyla annesinin kuyruğuna tutunarak dolaşır. Sürü içindeki dişiler doğumlarını birbirlerine göre ayarlayıp sırayla doğum yapıyorlar.
• Kuş örümceği sırtında 300 yavrusuyla gezer.
• Keseli farenin yavruları annelerinin sırtına ısırarak tutunur.
• Salyangozların 25 bine yakın dişi vardır.
• Yılanlar duyamaz.
• Zürafalar yüzemez.
• Kediler şeker tadını ayırt edemez.
• Timsahlar, dillerini dışarıya çıkaramazlar.
• Kangurular, geriye doğru yürüyemez.
• Kelebekler, ayakları ile tat alırlar.
• Atlar, bir ay ayakta kalabilirler.
• Fareler kusamaz.
• Yılanlar duyamaz.
• Kirpiler suda batmaz.
• Sineklerin 5 tane gözü vardır.
• Develerin 3 tane kaşı vardır.
• Bir sineğin hızı saatte 8 km.dir.
• İstakozların kanı mavi renktedir.
• Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
• Sığırların 4 tane midesi vardır.
• Kangurular geri-geri yürüyemezler.
• Atlar 1 ay kadar ayakta kalabilirler.
• Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
• Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
• Deniz kobrası dünyanın en zehirli yılanıdır.
• Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir.
• Kediler şeker tadını ayırt edemezler.
• Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
• Deve deniz suyu içebileceği gibi bir defada 250 litre su da içebilir.
• Karınca kendi ağırlığının 50 katını taşıyabilir.
• Çekirgenin kulağı dizindedir.
• Avusturalya'da yaşayan Rheobatrachus Silus türü kurbağalar yavrularını midelerinde büyütür.
• Zürafanın kalbi 350 mmHg.'lik bir basınçla kan pompalayacak kadar güçlüdür.
• Bir pire kendi vücut yüksekliğinin 100 katından fazla yükseğe sıçrayabilir.
• Öte yandan pirelerin kan damarları yoktur. Vücudun iç kısmı tümüyle, berrak akıcı bir kanın içinde yüzer.
• Bazı yılanların 0.028 gramlık zehiri, 125.000 fareyi öldürecek kadar güçlüdür.
• Yılanların çene kemiği olmadıgından ağızlarını diledikleri kadar çok açabilmektedirler.
• İnsan vücudunun radyasyona direci 600 rads dolayındadır.Oysa akreplerde bu direnç 40-150 bin rads'a kadar yükseliyor.
• Bukalemun dili kendi uzunluğunun 1,5 katı mesafeye kadar ulaşır.

 
TOPLAM 29529 ziyaretçi (39000 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol