GEOMETRİNİN TARİHİ
    GEOMETRİ TARİHİ
   Uzayın ve uzayda tasarlanabilen biçimlerin, kurallara uyularak incelenmesini konu alan matematik dalı. Yunanca «ge», yer ve «metron», ölçüden.

   Geometri Nil kıyılarında doğdu. Bu ırmağın düzenli aralıklarla taşması, tarlaların sınırlarını siliyor, Mısırlıları güç sorunlarla karşı karşıya bırakıyordu: çünkü tarlaların sınırlarını yeniden çizmek, herkese kendi yerini vermek, bunun için de tarlaların yüzölçümünü hesaplamak, nirengiler dikmek, kısacası, geometri yapmak gerekiyordu.

  Doğru Kavramının Anlaşılması İçin insanlara, yer ölçümüne ilişkin somut sorunları çözümleme olanağını veren geometriden, giderek soyut bir geometri doğdu. Böylece aynı kavramın değişik durumlara uygulanabileceği anlaşıldı. Sözgelimi, deniz üzerindeki ufuk çizgisiyle çekülün gergin ipi arasında hiç bir maddi ortaklık yoktur; ama ikisi de geometride doğru adı verilen kavramı belirtir; doğru kavramı, ancak bunun gibi somut örneklere bakılarak anlaşılabilecek bir kavramdır.

   Bir kâğıdın üstüne çizilen düz bir çizgi, doğru hakkında yaklaşık bir fikir verir. Oysa doğru, sınırlı değildir (çizgi ise yaprağın kenarında biter) ve doğrunun kalınlığı yoktur (çizginin ise ne kadar ince çizilmiş olursa olsun, bir kalınlığı vardır). Bunun gibi, bir topa, bir küreye bakılarak küre kavramı hakkında bir fikir sahibi olunabilir.

Eukleides'in Aksiyomları ve Teoremleri

 İskenderiyeli bir Yunan bilgini olan Eukleides, M.Ö. III. yy .da geometri hakkında ilk mükemmel kitabı yazdı. Eukleides o zamanki kitaplarında (bunlar somut sorunların çözümünü gösteren basit «reçete» derlemeleriydi) farklı bir açıdan bakarak, öne sürdüğü sonuçları, kesin kanıtlara başvurma yoluyla kanıtlamak istiyordu.

   Bunun için önce, sezgiye dayanan birtakım kavramlar (nokta, doğru, düzlem) kabul etti (aksiyom), sonra doğru sandığı, ama doğruluğunu kanıtlayamadığı birtakım gerçekleri belirledi (bütün, parçadan daha büyüktür; üçüncü bir niceliğe eşit olan iki nicelik birbirine de eşittir) [postulat]. Bu aksiyom'larla postülat'lara dayanılarak geometri teorem'leri kurulur.

   Kuşkusuz Eukleides, aksiyomlarının doğruluğunu kanıtlayamazdı, ama ona ve çağdaşlarına göre bunlar, tartışma götürmez gerçeklerdi. Sözgelimi, dik açı konusunda kesin bir yargıya varabiliyordu, çünkü gerçek hayatta, deniz üzerindeki ufuk çizgisiyle, elindeki bir çekülün yaptığı dik açıyı gözleriyle görebiliyordu.

   Eukleides geometrisi, üstünde yaşadığımız dünyayı anlamak için mükemmel bir araçtır; bu geometri, bilim ve tekniğin ilerlemesinde önemli bir etken olmuştur.

Eukleides Dışı Geometriler

   Eukleides aksiyomlarının kesinliği, XIX. yy .dan itibaren tartışılmağa başladı. Alman matematikçisi Riemann ve Rus matematikçisi Lobaçevski, Eukleides aksiyomlarının tam karşıtı olan aksiyomlardan işe başladılar. Böylece ilk bakışta hiç bir pratik yararı yokmuş gibi görünen değişik geometriler (Eukleides dışı geometriler) doğdu. Ve bu yeni geometriler o zamandan beri birçok alanda (nükleer fizik, astronotik v.b.) işe yaradı (Einstein bunlar sayesinde bağıllık kuramını kurabildi).


   Cebir tekniklerinin geometriye uygulanması, noktaları sayılara veya koordinatlara bağlayarak bütün eğrileri hesaplamak ve saptamak olanağı sağlayan analitik geometri'yi doğurdu (Descartes).

Rönesans Ressamları ve Tasarı Geometri

Tasarı geometri'de, uzay geometrinin şekilleri veya öğeleri, tam ve aslına uygun biçimde bir düzleme (üzerine şekil çizilen kâğıt) aktarılır. Rönesans'ın büyük ressam ve mimarları tasarı geometriden yararlanmışlarsa da, onu gerçek bir matematik sistemi haline getiren (temel geometri, kaba perspektif), matematikçi Monge olmuştur.

İzdüşüm geometrisi (bir şeklin herhangi bir noktasını esas alarak tümünü bir düzleme izdüşümle aktarmak), resim ve süsleme sanatı için de çok önemlidir. Ama asıl yeri, aksiyomları ve ilişkileri bakımından izdüşüm geometrisi, matematiğin bir dalıdır.

Saf (Katıksız) Geometri

Geometride, her yerde geçerli kesin belirlemeler giderek azalmakta, başlangıç aksiyomları artık sadece belirli bir geometri için doğru sayılmaktadır. Burada gerçek olan başka bir yerde yanlış olabilir. Her şeye rağmen, maddi gerçeklerin incelenmesinde uygulamalı geometrinin sağladığı olanaklar sonsuzdur.

Yüzölçümü hesaplanmak istenen bir tarlanın çizgisel taslağından tutun da gökcisimlerinin yörüngelerinin saptanmasına, haritalara, planlara, coğrafyada kullanılan ölçeklere, makine yapımına, mimarlığa varıncaya kadar, geometri bilgisinin mutlaka gerekli olduğu alan pek çok ve geniştir.

Bununla birlikte, matematik çalışmaları daha ileriyi, uzak geleceği de göz önünde tutar. Hemen yararlanma kaygısına kapılmadan yapılan matematik araştırmalar saymakla bitmez. Bu çalışmalar, doğruluğu mevcut koşullara bağlı olmayan kusursuz örnekler yaratma amacı güder. Saf geometrinin esası budur.

Thales

Ünlü bir bilgin ve filozof olan (Yunanistan'ın Yedi Bilge'sinden biridir) Miletoslu Thales (M.Ö. 640-562), düzlem geometrinin ilk teoremlerini hazırladı. Thales, bir yapının yüksekliğini, onun gölgesini ölçerek hesaplayabiliyordu.

Pithagoras

«Birdik üçgende, hipotenüs (dik açının karşısındaki kenar) üzerine kurulan kare öteki iki kenar üzerine kurulan karelerin toplamına eşittir»: bu teoremi M.Ö. VI. yy.da yaşamış ünlü Yunan filozof ve matematikçisi Pithagoras bulmuştur. Çarpım tablosunu ve telli çalgılarda gamı icat eden de odur.

Monge

Tasarı geometrinin yaratıcısı ve analitik geometrinin büyük kuramcısı Gaspard Monge (1746-1818), bütün XIX. yy. matematikçilerinin eşsiz ustasıdır.
 
 
 
 
İLGİNÇ BİLGİLER
 
ilginç bilgiler - Hayvanlar hakkında ansiklopedik bilgi
Deniz kobrası, dünyanın en zehirli yılanıdır.
• Filler zıplamayan tek memelilerdir.
• Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.
• 2 bin 600 kurbağa cinsi vardır.
• Bir sineğin, saatteki hızı 8 km’dir.
• Yunuslar, gözleri açık uyurlar.
• Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
• Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
• İnek sütünün pH değeri 6’dir.
• Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
• Dalmaçyalilar gut olmayan tek köpek cinsidir.
• Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.
• Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
• Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
• Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
• Meşe ağaçları elli yasına gelmeden meşe palamudu üretemezler.
• Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
• Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
• Salatalığın yüzde 96’si sudur.
• Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
• Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur.
• Timsahlar renk körüdür.
• Yarim kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
• Sadece dişi kanaryalar ötebilir.
• Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yasayabilirler.
• Havuca rengini karoten verir.
• İnciler sirkede erir.
• Kaydedilen en uzun tavuk uçuşu 13 saniyedir
• Dünyadaki beyaz karıncaların toplam ağırlığı insanlarin 10 katıdır.
• Eşeklerin gözleri dört ayaklarını da görebilecek şekildedir.
• Kedilerin her bir kulağında 32 adele vardır.
• Kutup ayıları solaktır.
• Zürafalar 35 cm. uzunlukta siyah bir dile sahiptirler.
• Hayvanlar aleminde sadece domuzlar güneşten yanabilir.
Baykuş, mavi rengi görebilen tek kuştur.
• İnsanları parmak izinden, köpekleri ise burun izinden tanımak mümkündür.
• Develerin üç tane kaşı vardır.
• Kirpiler suyun üzerinde batmadan kalırlar.
• Istakozların kanı mavi renktedir.
Eski Mısır’da kediler kutsal hayvan sayılıyordu ve öldükleri zaman insanlar saygılarını göstermek için kaşlarını kazırlardı.
Fil yavrusu, hortumuyla annesinin kuyruğuna tutunarak dolaşır. Sürü içindeki dişiler doğumlarını birbirlerine göre ayarlayıp sırayla doğum yapıyorlar.
• Kuş örümceği sırtında 300 yavrusuyla gezer.
• Keseli farenin yavruları annelerinin sırtına ısırarak tutunur.
• Salyangozların 25 bine yakın dişi vardır.
• Yılanlar duyamaz.
• Zürafalar yüzemez.
• Kediler şeker tadını ayırt edemez.
• Timsahlar, dillerini dışarıya çıkaramazlar.
• Kangurular, geriye doğru yürüyemez.
• Kelebekler, ayakları ile tat alırlar.
• Atlar, bir ay ayakta kalabilirler.
• Fareler kusamaz.
• Yılanlar duyamaz.
• Kirpiler suda batmaz.
• Sineklerin 5 tane gözü vardır.
• Develerin 3 tane kaşı vardır.
• Bir sineğin hızı saatte 8 km.dir.
• İstakozların kanı mavi renktedir.
• Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
• Sığırların 4 tane midesi vardır.
• Kangurular geri-geri yürüyemezler.
• Atlar 1 ay kadar ayakta kalabilirler.
• Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
• Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
• Deniz kobrası dünyanın en zehirli yılanıdır.
• Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir.
• Kediler şeker tadını ayırt edemezler.
• Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
• Deve deniz suyu içebileceği gibi bir defada 250 litre su da içebilir.
• Karınca kendi ağırlığının 50 katını taşıyabilir.
• Çekirgenin kulağı dizindedir.
• Avusturalya'da yaşayan Rheobatrachus Silus türü kurbağalar yavrularını midelerinde büyütür.
• Zürafanın kalbi 350 mmHg.'lik bir basınçla kan pompalayacak kadar güçlüdür.
• Bir pire kendi vücut yüksekliğinin 100 katından fazla yükseğe sıçrayabilir.
• Öte yandan pirelerin kan damarları yoktur. Vücudun iç kısmı tümüyle, berrak akıcı bir kanın içinde yüzer.
• Bazı yılanların 0.028 gramlık zehiri, 125.000 fareyi öldürecek kadar güçlüdür.
• Yılanların çene kemiği olmadıgından ağızlarını diledikleri kadar çok açabilmektedirler.
• İnsan vücudunun radyasyona direci 600 rads dolayındadır.Oysa akreplerde bu direnç 40-150 bin rads'a kadar yükseliyor.
• Bukalemun dili kendi uzunluğunun 1,5 katı mesafeye kadar ulaşır.

 
TOPLAM 29490 ziyaretçi (38781 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol